Tavuk Dönerde Başlayan Sıcacık Hikaye – Minik Ayakların Büyük İzleri

Paylaşın

Tavuk Döner Dükkanında Bulunan Minik Misafir, Bir Hayatı Değiştirdi. Sıcacık Bir Hikaye, Umut Dolu Anlarla Dolu!

Tavuk döner dükkânım üç ay süren pandemiden kalma kapanma sebebiyle bugün yeniden açıldı. Saat üç olmuş, neredeyse döner tükendi. Kasada paraları sayarken yanıma küçük bir çocuk yaklaştı.

“Abi kaç para?” diye sordu. “Yarım beş, tam on,” dedim. “Çeyrek var mı?” diye sordu. Anladım ki parası yetmiyor. “Ne kadar çıkar sende?” diye sordum. Çocuk paraları saymaya başladı, ama hepsi 5-10 kuruştu. “Koy bakalım paraları şuraya, sen otur masaya,” dedim. Ustama seslendim: “‘Yarım olsun, içine her şey konulsun, ayranda verin, azıcık da tabağa patates ekleyin.”

Çocuk dönerini yerken fark ettim ki ayakkabılarını çıkarmış, ayaklarını birbirine sürtüyordu. Üşümüş olduğunu anladım; dışarıda yağmur yağıyordu ve kuru bir yer bulmak zordu.

Kendime çay söyledim, izin isteyip yanına çöküverdim. “Ayran neden açmadın?” diye sordum. “Param yetmez ki abi,” dedi. “Namaz abdesti ile, tavuk döner ayran ile,” dedim, açıverdim. İçti ne varsa, bitirdi tabağını da. “Doymadın mı, getireyim bir daha,” dedim. “Ne dersin?” O da sevinçle “Elhamdülillah abi” dedi.

Tavuk Donerde Baslayan Sicacik Hikaye 1 1

“Eeee, anlat bakalım nereden geldin, nereye gidiyorsun, niye sokaklarda dolaşıyorsun? Annen-baban ne yapar, evin nerede?” diye sordum. Eliyle işaret etti: “Evimiz orası işte abi.” Dükkanımın tam karşısındaki araya sıkışmış eski bir evi gösterdi. Ama orası uzun zamandır boştu. “Tabii biz üç aydır dükkanı açmadık, o eve birileri taşınmış.”

“Annem işe gitti, evleri temizleyip gelecek,” dedi. Camdan üç gündür beni seyrediyormuş. Kaç defa söylemiş annesine, ama annesi hep olmaz demiş. Bugünkü tavuk döner hayaliyle uyumuş. Babasını hiç bilmiyormuş. “Resmi var mı getireyim?” dedi. Kimse evde değilmiş, anahtarı da yokmuş, ama kapı kapanmasın diye taş koymuş.

“Otur burada,” dedim. “Çay ısmarlarım sana. Annen gelince gidersin. Bak burada iş de çok, bana yardım edersin. Ama önce sana bir ayakkabı alalım, ayaklarını ısıtalım.” Aldım ayakkabısını, baktım 33 numara. Az aşağıdaki ayakkabıcıya vardım. Döndüm dükkana, giydirdim ayaklarına. Bir sevindi ki yürüyüşü bile değişti. Küçücük elleriyle masalarda olanları topladı, bize hiç iş bırakmadı.

Bir gözüm onda, bir gözüm karşı tarafta. “Tamam annesi de geldi sonunda,” dedim. Aldım çocuğu hemen yanına. “Korkma,” dedim ablaya, “karşı tarafta dükkan sahibiyim. Bugün bize çok yardım etti senin çocuğun. Müsaade edersen akşama hanımı alıp size gelmek isterim.” Abla, gözüme bile bakamadan “Buyurun abi” dedi.

Eşime telefon ettim. Çocuğun kıyafetlerinden bir şeyler almasını istedim. Akşam olunca vardık eşimle o ablanın evine. Konuştukça hem ağladık hem de huzur bulduk.

Kocasını, çocuğunu üç aylıkken kaybetmiş. Aslında onlar normal bir aileymiş, ama hayat onları bu günlere sürüklemiş. Ev temizleyerek geçinmeye çalışıyorlarmış. Aklı hep evde bıraktığı çocuğunda kalıyormuş. Kimsesi yokmuş, tek odalı evde bir çekyat ve halı vardı yerde.

Bu eve taşınmışlar, kirası çok ucuz diye. Buzdolapsız ev mi olur? Bu çocuk televizyonsuz nasıl geceleri otururmuş? Yoktu valla. Bir önceki ev sahibi eşyaları kiraya saymış, ama öyle bırakmış. Çıktık evden. Eşimle arabaya binince göz göze geldik birden. Akıllı telefonlarımızın tuşlarına bastık. Birkaç dostumuza ulaştık. Biri televizyon, biri buzdolabı ile yola çıkarken, biz de onlara bol bol alışveriş yaptık.

Sabaha güzel bir kahvaltı edilsin, akşama tencerede etleri pişsin. İki saat içinde her şey oldu, dolapları doldu. Ben verecektim ama buzdolabını getiren arkadaş elime bir zarf tutuşturdu. O para da ablamıza birkaç ay umut oldu.

Çıkarken bana söz verdi. Okullar açılıncaya kadar her gün bana yardıma gelecekti. Hem tavuk döner yiyebilecek, hem de annesine harçlıklarını götürebilecekti. Şimdi mutlu ve huzurluyum. Bu gece rahat uyuyabilirim. Yarın da kısmetse dönerimiz şıp şıp akar, rızkımız peşimizden koşar.

Benzer Yazılar

Son Yazılar